6 Ocak 2017 Cuma

Dudaklarda Hyaluronik Asit enjeksiyonu

 
Dudak yapısı bazı kişilerde genetik olarak ince ve belirsiz bir görünüme sahip olabilir. Aynı zamanda yaşın ilerlemesiyle birlikte dudaklarda dokuların incelmesi ve kırışması yüzünden, diriliğini ve dolgunluğunu kaybetmiş olabilir. Dudak estetiği uygulamasında amaç,dudaklarda doğallığın korunmasıyla kalınlaştırılması, konturlarının daha belirgin hale getirilmesi, kırışıklıkların azaltılması ve dolgunlaştırılmasıdır.
Dudak estetiği uygulaması cerrahi ve cerrahi olmayan yöntemlerle yapılabilir. 
Dudak estetiği için en tercih edilen yöntem dudakların dolgu maddeleri kullanılarak şekillendirilmesidir.  Dudak estetiğinde kullanılan dolgu maddelerinin içeriğinde genellikle hyaluronik asit bulunmaktadır. Dudaklarda bu yöntemin tercih edilmesi cerrahi müdahaleye gerek olmadığı içindir.
Hyaluronik Asit insan vücudunda doğal olarak bulunduğundan uygulama sonrasında alerjik reaksiyona neden olmaz. Bu nedenle yapılan dolgu işlemlerinde güvenle kullanılır.
Alınmak istenen etkiye göre ürün seçimi yapılabilmektedir.
Hyaluronik asit içeren dolgu maddeleri dudak estetiği yapılırken iki amaçla kullanılmaktadır. Bunlardan biri dudak hatlarının belirginleştirilmesi ve dudakların bu sayede daha dolgun görünmesini sağlamaktır. Bunun için yapılan enjeksiyonda dudak hatları boyunca, üst dudakta burun altında kalan filtrum denilen oluksu çukurun yan kenarlarına uygulanır. Bunun dışında dudakların çevresinde oluşan kırışıklık ve çizgilerin giderilmesi için dolgu işlemi yapılabilir. Bu sorunda enjeksiyon cilt yüzeyinin ve çizgilerin altına enjekte edilmektedir. Bu dolgu uygulamalarının olumlu sonuçları bir yıla kadar devam eder. Bu sürelerde yeniden tekrar edilmesi gerekir.
 
‘Doğal görünümüzü korumak için vücutla uyumlu ultra saf hyaluronik asit her zaman daha idealdir ve daha doğal sonuçlar elde edilmesini sağlar.’
 
Bir estetik uygulamaya karar vermek bir süreçtir. Kimin uygulamayı yapacağı, nasıl bir ürün kullanılacağı ve de sonuçlarının ne olacağı uygulamayı yaptıracak kişi için oldukça önemlidir. Bu noktada uygulamayı yaptıracak olan kişinin de kendinden emin olması gerekir, çünkü medikal estetik uygulamanın sonunda belirli bir süre de olsa o haliyle yaşaması gerekecektir.
Dudağa yapılacak müdahaleler özelinde olayı indirgersek, öncelikle ne istendiği çok net çizgilerle belirlenmeli. Amaç ilerleyen yaşla birlikte hacmini kaybeden, kırışan, net hatlarını kaybeden dudağı gençleştirmek mi yoksa aynı zamanda dudağa hacim de kazandırmak mı ya da sadece daha dolgun, hacimli olmasını sağlamak mı?  
 
Bu kararı verdikten sonra müdahaleyi gerçekleştirecek doktorun ürün seçimi önem kazanmaktadır. 
 
Ekolojik sertifikalı Biorivolumetria Regenyal IDEA serisi
 
Biorivolumetria IDEA serisi dolgular hammadde kullanımından başlayarak, GREEN INJECTIONS standardını takip eden, ekolojik açıdan sürdürülebilir üretim zincirine sahiptir.
Biorivolumetria Idea serisi Hyaluronik Asit enjeksiyonlar içeriğinde bulunan hyaluronik asit molekülleri, patentli teknolojisi sayesinde hem hacim kazandırır, hem de doku tamirini gerçekleştirir. Bu sayede doğal ve aynı zamanda kalıcı sonuçlar ortaya çıkararak dokuyla uygulanan dolgunun uyumlu olmasını sağlamaktadır.
Seride yer alan iki ayrı ürün dudaklarda istenen etkiye göre kullanılmaktadır.
İdea Lips dudak için geliştirilmiştir. Dudak sıkılığının geri kazanılması, doğal ve yoğun hacim istemeyen, yaşlanma belirtileri ile doku kaybeden, kırışan dudak çevresini gençleştirmek için kullanılabilecek ideal özelliklere sahiptir. İdea ise daha iddialı dudaklar, hacimli görünüm sağlamada, şekillendirmede, daha kalıcı kıvrımlar, şekillendirmede, formuna döndürmek için önerebiliriz.  İdea serisi ekolojik dolgular tüm bu özelliklerinin yanı sıra kalıcı etki sağlar.
Idea Serisi ekolojik dolgularla ilgili detaylı bilgi için>>
 
 

5 Ocak 2017 Perşembe

Güzelliğin mührü, dudaklar


 
 
 
Dudaklar, yüzün estetik görüntüsünde önemli rol oynar, hatta güzelliğin bütünleyicisi olarak da tanımlanabilir. Tarih boyunca ressamların, heykeltıraşların ve şairlerin, tablolarına, şiirlerine, heykellerine ilham kaynağı olmuştur. Güzel kadın tasvirlerinde dudaklar hep belirgin, kıvrımlı ve de hacimli olarak betimlenmiştir. Yakın tarihe baktığımızda modeller, mankenler fiziki ölçülerinin yanı sıra burun, gözler ve yüz konturlarının yanında özellikle dudakları için tercih edilir olmuşlardır. Özellikle üst dudağın bu güzellikte önemli bir rolü vardır.
Yine dudak dendiğinde ikonik yıldız Marylin Monroe’nun kırmızı rujlu dudaklarını hatırlamayan yok gibidir. 1955 yapımı The Seven Year Itch filmindeki sarı saçları, uçuşan beyaz elbisesi ve kontür ile belirginleştirdiği kırmızı rujlu dudakları ile Hollywood’un seksi yıldızı hafızamızdaki yerini yıllar geçmesine rağmen kimselere kaptırmaz. Ancak emin olduğumuz bir şey daha var ki, eğer Marliyn Monroe yaşadığı dönemde dudak estetiğinde Hyaluronik Asit dolgu maddesi olarak kullanılsaydı, daha kıvrımlı ve hacimli dudaklara sahip olmak için o da dolgu uygulaması yaptırırdı.
Bu da güzel bir dudağın, zarif kıvrımları ve çıkıntıları ile kişiye küçümsenmeyecek bir güzellik, seksapalite kattığını kanıtlıyor. Üst dudaktaki kıvrımlar “eros yayı=aşk yayı” olarak adlandırılır. Burun altındaki oluk ve oluşturduğu bu kıvrım kadın güzelliğinin mührü olarak kabul edilebilir. 
Dudak estetiğinin de modası olur mu? 
Yaşanan dönem, o dönemde ön plana çıkan aktrisler, modeller güzellikleri, stilleri ile aslında sadece modayı değil, güzellik estetik trendlerini de etkiliyorlar. Kronolojik olarak incelendiğinde görülecek ki, özellikle Hollywood aktrisleri kadınların farklı akımlara, farklı makyaj stillerine yönelmelerinde önemli bir aktör olmuştur.
1960’larda Brigitte  Bardot, Sophia Loren ve Marilyn  Monroe’nun dudaklarına gıpta edilirken 1980’lerde Kim Bassinger’ın, 1990’larda Julia Robert dudakları ile ön plana çıkan aktrisler oldular. Günümüzdeyse ise Eva Mendes, Rihanna, Megan Fox güzellikleri ve dudakları ile ön plana çıkan yıldızlardır.
İşte kimi zaman bu oluşan rüzgarla kadınlar dudaklarının görünümü için makyaj hilelerine başvuruyor hatta daha radikal kararlar alıp estetik müdahaleler ile dudaklarının şeklini değiştirebiliyorlar. 
Ülkemize dönüp baktığımızda Yeşilçam’da bir döneme güzelliği ile adını altın harflerle yazdırmış Türkan Şoray’ın dudaklarına sahip olmak için kadınlar onun gibi dudak makyajı yapıyordu. Hatta arama motorlarında arama yaptığınızda “Türkan Şoray dudak makyajı” olarak sonuçlara ulaşabilirsiniz. 
Makyaj kısmını es geçip dudak estetiğinin modasını ve en çok tercih edilen cerrahi olmayan ve dolgu olarak nitelendirilen Hyaluronik Asit enjeksiyonları hakkında bilgi vereceğiz. 
Hyaluronik Asit Nedir?
Hyaluronik Asit, doğal olarak tüm vücut dokusunda yer alan ve bazı yaşamsal aktiviteleri gerçekleştiren bir asittir. Yaşla birlikte ya da başka faktörlerden dolayı azalmaya başlar.  Yüz hacmini kaybetmeye başlar, dudak çevresinde kırışıklıklar meydana gelir, cilt matlaşır, nem tutma yeteneğini kaybetmeye başlayan cilt elastikiyetini kaybeder ve sarkar.  Dudak ve dudak çevresinde yapılacak Hyaluronik Asit uygulamalar için Biorivolumetria bütünsel yüz yaklaşımı Idea Lips ve Idea green injection sertifikalı ekolojik dolguları takip edebilirsiniz.
Idea Lips ve Idea ile ilgili detaylı bilgi için>>http://www.optimusmedikal.com
 
 
 
 

4 Ocak 2017 Çarşamba

Pi System Somon DNA Aşısı ile daha genç bir göz çevresi mümkün


Göz bölgesi görünüşümüzü en fazla etkileyen bölge olmasının yanı sıra dünyada en çok sorun yaşanan bölge olmasıyla da dikkat çekmektedir. Kırışıklıklar, ince çizgiler ve koyu halkalar genellikle genetik ve yaşa bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Yaş ilerledikçe kemik yapısı değiştiğinden gözaltı bölgesinde sorunlar artar.

Bu sorunlar 20’li yaşların sonuna doğru ortaya çıkmaya başlar. Yaşlanmayı durdurmak mümkün değildir ancak yavaşlatmak ve sağlıklı bir görünüme sahip olmak mümkündür. Bunu kozmetik ürünlerle yapmaya çalışmak ise yeterli olmayacaktır.

Pİ System Somon DNA Aşısı Göz Çevresi Yapılandırma tedavisi son dönemde başvurulan en yaygın ve etkili yöntem olarak karşımıza çıkmaktadır.

Peki Pİ System Somon DNA Aşısı Çevresi Yapılandırmada Neden Etkilidir?

·         Yapılan klinik araştırmalarda uygulamanın göz çevresinde etkin sonuçlar elde ettiği    kanıtlanmıştır.

·         Somon DNA molekülleri ile gözaltı morlukları azaltır ve koyu halkaları giderir,

·         Gözaltındaki şişlikleri yok eder,

·         Göz çevresindeki ince çizgi ve kırışıkları açar

·         Gözaltı aydınlatılmasında son derece etkilidir.

 
Doktor tarafından yapılan Pİ System Somon DNA Aşısının, 3 seans uygulanması öngörülür. Tedavi aralığı cilt tipine göre değişkenlik gösterir ve 7-15 gün aralığındadır. İlk seanstan sonra değişim fark edilir. Seanslar tamamlandığında ise günden güne artan bir yenilenme görülür. Etkinliği artırmak için her üç ayda bir yeni bir seans daha yapılması önerilmektedir.  

Göz çevresindeki yapının güçlendirilmesiyle ortaya çıkan aydınlanma tatmin edicidir. Uygulamada hasta memnuniyeti esas alınmıştır.

Klinik olarak kanıtlanmış bu yöntemin alerjik etkisi çok azdır. Bunun sebebi içeriği Somon DNA moleküllerinin saflaştırma derecesidir. 

Pİ System Somon DNA Aşısı Hakkında Detaylı Bilgi için Tıklayın >> http://www.somondnaasisi.com
Pİ System Somon DNA Aşısı Hakkında Detaylı Bilgi için Tıklayın >> http://www.optimusmedikal.com

2 Ocak 2017 Pazartesi

Göz çevresini “gözaltına” alın.


 


Genetik faktörler dışında stres, yorgunluk ve uykusuzluktan dolayı gözaltlarında sorunlar meydana gelir.

Göz çevresi çok ince ve yağ bezlerinden oluşan fakir bir deridir. Göz çevresi etrafında çok sayıda kas bulunduğundan dinamik kırışıklık denilen mimik kırışıklıkları erken yaşta oluşmaya başlar. Göz çevresinde kırışıklık dışında görülen diğer sık kozmetik sorunlar ise pigmentasyon yani göz etrafında morluklar ve ödem yani torbalanmadır.

Gözaltı halkaları, hem erkeklerde hem de kadınlarda sık görülen ortak bir yakınmadır. Gözaltındaki bu koyu renk halkaların nedeni kesin olarak bilinmemektedir. Yine de buna neden olabilecek birçok faktörden bahsedilmektedir. Bu faktörler arasında genetik nedenler, güneş ışınları, düzensiz uyku, düzensiz beslenme, sigara ve alkol tüketimi, alerjiler ve bazı sistemik hastalıklar yer almaktadır.

Gözaltındaki morluklar birçok nedene bağlı olabilir. Genetik nedenlere bağlı yani kalıtsal olabilir. En sık görülen nedenlerden biri budur. Kişinin altta yatan eşlik eden bir sağlık problemi yoksa ve tetikleyici bir faktör bulunamıyorsa, genetik nedenlerden olduğu düşünülebilir.

 
Göz çevresini güneşten koruyun. Deri yaşlanması çevresel faktörlerden de etkilenir. Özellikle güneş ışınları bunun başında gelir. Uzun yıllar UV’ye maruz kalan kişilerden güneş ışınlarının yaptığı birikim hasarına bağlı olarak gözaltında renkte koyulaşma pigmentasyon görülebilir. Çok basit ama en önemli yaşlanma karşıtı kremlerden biri olan güneş koruyucular yine burada da devreye girer. Güneş koruyucu kullanımı, göz çevresi kırışıklığını engellemede en önemli yöntemdir. Güneş koruyucuları bu yüzden mutlaka göz çevresine de mutlaka uygulanmalıdır.

Düzensiz uyku saatleri olan kişilerde de yine benzer problemler ortaya çıkabilir. Günde en ez 8 saat uyku ve aynı saat aralıklarında uyku düzeni gerekir. Uyku düzeni olmayan kişilerde göz çevresinde torbalanma ve morluklar en sık karşılaşılan problemlerdir.

Halkaların nedeni alerji olabilir. Alerjik kişilerde yine gözaltında mor halkalar sıkça görülür. Bu yüzden alerji tanısı olan kişiler ilgili hekime başvurup altta yatan hastalıklarıyla ilgili tedavi olmalıdırlar. Göz etrafında ödem, şişlik ve renk değişikliği olduğunda mutlaka bir cilt uzmanına başvurmak gerekir.

Göz çevresindeki deri çok ince olduğu için damarlar cilt altında oldukça belirgindir ve bu gözaltında morumsu-kahvemsi bir renge neden olabilir. Kan basıncındaki herhangi bir artış bu rengin daha da koyulaşmasında neden olabilir. Bu sebeple göz altında morluk şikayeti olan kişilere yüksek bir yastıkla uyumalarını öneriyoruz. Böylece gece boyunca oluşabilecek göz etrafındaki kan basıncı minimuma inecek ve morluklar gün boyunca çok daha az olacaktır. Bazı ilaçlar göz etrafında bulunan morlukları arttırabilir. Özellikle damar duvarını genişleten ilaçlar göz etrafındaki morlukları arttırabilir.

Antioksidan ve çinkodan zengin beslenin. Tüm bunların yanı sıra unutulmaması gereken bir diğer faktör ise düzensiz beslenmenin göz etrafındaki morlukları arttırabildiğidir. Antioksidan vitaminlerden fakir bir diyet, çinkonun yetersiz alınımı, sebze ve meyvenin yeterli tüketilmemesi göz etrafındaki problemlere neden olabilir.

Göz altı morluklarını gidermek için; dengeli beslenin, düzenli uyuyun, alkol ve sigara kullanımından kaçının, yüksek yastıkla uyuyun, altta yatan alerjik hastalıkları araştırın, güneş koruyucu kullanın (kış ayları dahil), buğday proteinleri ve peptid içeren göz çevresi kremi kullanın, Pi System Somon DNA Aşısı’ndan faydalanın.

 

 
Pİ System Somon DNA Aşısı için detaylı bilgi için tıklayın>> http://www.somondnaasisi.com
Pİ System Somon DNA Aşısı için detaylı bilgi için tıklayın>>http://www.optimusmedikal.com