Kış aylarında soğuyan havayla
birlikte cildimiz de değişime girer. Kurur, pul pul dökülür, matlaşır, çatlar
ve hatta yara olabilir... Bunu önlemekse elbette mümkündür.
Cildi koruyan, doğal bariyeridir. Bu sayede içerdeki
maddeler dışarı çıkmaz, dış etkenler de kontrollü olarak cilde sızar. Ne yazık
ki hava soğuyunca bu denge alt üst oluyor. Bariyer tabakanın bütünlüğü
bozuluyor, yağ oranı düşüyor ve ciltte %10 olması
gereken su oranı azalıyor. Kuruyan cildin rengi matlaşıyor, donuk, gri-beyaz
bir renge dönüşüyor.
Çizgiler artıp derinleşiyor, deri pütürlü ve pullu bir
görünüm kazanıyor. Hele yaş da ilerlemişse yağ tabakası azalan ciltte bu
sorunlar çok daha hızlı bir şekilde ortaya çıkıyor. Kışın havanın nem oranının düşmesiyle, sert ve soğuk rüzgarlar
cildin su kaybını artırır. Soğuğun da etkisiyle büzülen damarlar cildi yeterince besleyemez.
Yaşanılan mekanlardaki klima yüzünden kuruluk seviyesi yükselir. Banyo suyunun
çok sıcak olması, giyilen kıyafetlerin de yünlü ve dar olması, şikayetleri
çoğaltır.
Kuruyan cildin en büyük sorunu, nem kaybı. Bu nedenle
nemi tutan ve hapseden ürünler sürülmelidir. Özellikle hyaluronik asitli ve
biopeptid içeren krem ve serumlar önerilmektedir. Bunlar cildi kuvvetlendirir
ve nemine kavuşmasını sağlar. Yine de kuruluk geçmiyorsa cilt doktoruna
görünmek gerekir.
Aynı zamanda nem dengesini korumak için Somon DNA Aşı da
kullanılmaktadır. Bu sayede kuruyan ve matlaşan cildin nemli ve parlak olması
sağlanır.
Dikkat:
- Küçük ama önemli önlemler alarak cildinizin parlaklığını kışın da korumak mümkün. Günde en az 6 bardak su için.
- Kahve ve çay, idrara fazla çıkardığı ve kafein türevi içerdiği için aşırı tüketildiğinde cildi kurutuyor. Çay ya da kahveyi günde iki bardakla sınırlayın.
- Kolonya, ıslak mendil ve antibakteriyel sabun kullanmayın. Yüzünüz için biopeptidli yıkama jeli tercih edin.
- Çok sıcak suyla yapılan uzun süreli banyodan uzak durun. Sık ve sıcak suyla yıkanmak, deriye daha da kurutur. Deri kaşınır, kızarır, hatta kuruluk egzaması gelişebilir. Haftada en fazla iki kez ılık suyla yıkanın, böylece cildin doğal nem dengesi korunmuş olur. Banyo ürünlerinizi renksiz, parfümsüz ve çok köpürmeyenlerden seçin.
- Banyodan sonra cildinizi nazikçe kurulayın ve mutlaka biopeptidli bir nemlendirici ile nemlendirin. sürün.
- Yaşadığımız ortamı sık havalandırın.
- Spor yapmak kan dolaşımını arttırıp cildi rahatlatır. Ancak spor yaparken rahat ve sentetik olmayan kıyafetleri seçin
- Günde en az sekiz saat uyuyun. Cildin sorunları, uyku sırasında tamir edilir. Uyumadan önce uygun nemlendirici ve bakım kremleri sürün.
- Özellikle kuru cilt için, gıdalardaki yağın kalitesi ve vitamin içeriği önemli. Omega 3’den zengin, başta somon balığı gibi tüm deniz ürünlerini, çerezlerden ceviz ve bademi tüketin.
- Nar, portakal, mandelina C vitamini açısından çok zengin meyveler. Cildinizin tazeliğini korumak adına bu meyvelerden her gün bir porsiyon tüketin.
- Basit şekerler ve karbonhidratlar cildin yapısına zarar verdiği için mümkünse tatlıdan uzak durun.
Somon DNA Aşısı ile ilgili
bilgi almak için tıklayın >> www.somondnaasisi.com
Biopeptid içeren Renovasy Cilt
Bakım ürünleriyle tanışmak için tıklayın > www.renovasy.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder